1 Mayıs – İnsan Kaynağı ve Otomasyon …
Bu haftanın en önemli günü 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü idi. Tüm medya mecralarında yazarların, firmaların, kurumların, siyaset dünyasının da olduğu gibi benim gündemimde de bu konu vardı. Peki canlılar içerisinde çalışmak zorunda kalan tek varlık olan insanı, nasıl bir gelecek ve işçilik bekliyor? Bu konuyu değerlendirmemizde fayda var. Fakat daha iyi anlamamız açısından ise kısaca geçmişimize bakmamız gerekiyor. Doğada bildiğimiz gibi en önemli olgu güçlü olanın hayatta kalacağıdır. Böyle baktığımızda aslında insan fiziksel özellikleri dikkate alındığında diğer bir çok canlıya nazaran zayıftır. İnsanın en güçlü ve hiçbir canlının ulaşamayacağı en önemli özelliği ise aklı ve zekasıdır. İşte bu özelliği insanların ayakta kalmasını sağlamış ve bugünkü yaşadığımız dünyayı oluşturmuştur. İnsanlar akıl ve zekayı sadece hayatta kalmak için kullanmamış aynı zamanda daha iyi koşullarda yaşamanın yollarını bulmaya çalışmıştır. Varoluşundan bu yana insan elindekiler ile yetinmemiş ve sürekli yaşam şekillerini geliştirmek istemiştir. Amaç ise, daha iyi koşullarda yaşamak ve mümkün ise yapılacak işleri ilk başlarda diğer canlılara, daha sonraları ise makineler ve sistemlere yaptırmaktır. Bu amaç doğrultusunda, gelişme hiçbir zaman bitmeyecek olup, insanların bu dünyayı sadece yaşamaya gelecekleri bir yer haline getirmelerine kadar sürecektir. Bu amaç göz önünde bulundurularak, 1, 2 ve bugün içerisinde bulunduğumuz 3. sanayi devrimlerini gerçekleştirmek suretiyle bugünlere gelinmiştir. Kısaca sanayi devrimlerinden de bahsedersek; 18. Yüzyıl sonlarında, 1763’ te James Watt’ ın buhar gücünün mekanik enerjiye dönüşümünü sağlayan buhar makinesinin icadı ve neticesinde mekanik dokuma tezgahlarının icadını 1. Sanayi (Endüstri 1) devrimi olarak adlandırılmaktadır. 1887’ de Tesla tarafından alternatif akımın icadı neticesinde elektrik enerjisinden endüstriyel üretimde yararlanma ve 1913’ te ise Henry Ford’ un otomobil üretiminde ilk yürüyen bantlı montaj hattını oluşturması ile seri üretime geçiş 2. Sanayi (Endüstri 2) devrimi olarak gösterilmektedir. Endüstride 1970 li yıllara kadar sadece elektrik ve mekanik ile yapılan üretim yapısına, Dijital elektronik ve bilgisayarlardaki gelişmeler neticesinde, gelişmiş kontrol ve otomasyon sistemlerinin eklenmesi, 3. Sanayi (Endüstri 3) devrimi olarak tanımlanmıştır. Günümüzde modern imalat sektöründe insan faktörünün minimum/optimum olduğu bir üretim amaçlanmaktadır. Bu da artık gelişmiş üretim teknolojilerine, daha basit bir dille imalat sanayiine ve makinalara akıl katma döneminin başladığını göstermektedir. Özellikle Bilgisayar teknolojilerinin olağanüstü hızla gelişimine paralel olarak akıllı fabrika dönemi başlayacaktır. Bu dönem, günümüz başlangıç alınarak ‘Endüstri 4.0’ olarak tanımlanıyor. Bu noktadan hareketle baktığımızda fiziksel işgücü neredeyse bitecek ve zihinsel bir işgücüne yerini bırakacak. Fiziksel işler robotlar, makineler veya kompleks sistemler tarafından gerçekleştirilecektir. Çünkü firmalar başka türlü rekabet şansı bulamayacağından bu şekilde bir yapıya istemeseler de geçmek zorunda kalacaklar. Aslında bu durumunda daha insancıl bir dünya oluşacağını görmemiz ve anlamamız gerekiyor. Elbette bu bir anda göz açıp kapayınca olacak bir durum değildir. Ama çok uzak bir zaman da almayacaktır. O halde bize ve ülkemize düşen geleceği görerek ona uygun bir pozisyon almak olmalıdır. Aksi halde gerek bireysel gerekse ülke olarak gelecek zor olacaktır. Otomasyon ve teknolojiyi gelişmenin ve insancıl yaşamanın bir parçası olarak düşünüp ona göre kabullenirsek kendimizi de ona göre bir pozisyonda tutabilir ve geleceğimizi güzel yaşayabiliriz. Çünkü hiçbir zaman gelişmeye ve değişime direnerek önlem alamayız ancak gelişmeler ve değişimleri görüp kendimizi adapte etmeliyiz. Aslında bilmemiz gereken gelecekte kesinlikle işsiz kalmayacağız ancak iş yapış şeklimiz ve meslekler değişeceğidir. Artık bildiğimiz işçilik olmayacak ama çalışan olacağız yani insana yakışır ve daha az. Özetle güzel ve daha insancıl bir gelecek için teknoloji ve bilgi üreten insanlar grubunda olmalıyız.
Dr. Hüseyin Halıcı

E-Posta Listesine Kaydolun

Dr. Halıcı'nın yazıları, seminer ve konferanslarından haberdar olun.

Başarıyla Kaydoldunuz!

Share This